KOTOR
Miniklerimle ben gidiyoruz. :) |
Karadağ hem
ucuz hem de güzel bir ülke. Bir
de vizesiz seyahat edebiliceniz yerlerden. Monte: Dağ,
Negro: Kara demek. Yugoslavya’
yı oluşturan
altı cumhuriyetten biri olan küçük ülke Karadağ, Yugoslavya parçalandıktan
sonra uzun süre Sırbistan ile birlikte Yugoslavya olarak, sonra da Sırbistan- Karadağ adıyla
kalmış.
2006’ da yapılan halk oylamasıyla aynı yıl bağımsızlığını ilan etmiş. Büyük
ve güzel Yugoslavya’
dan kopan parça Karadağ Cumhuriyeti “demokratik
ve çevreci bir ülkedir.” şeklinde
tanımlanıyor.
1
buçuk saatlik uçuştan
sonra Podgorica(başkent)
havaalanına indik. Küçük, kasvetli ve bakımsız bir havaalanı. Kotor’ a
gidebilmek için araba kiralamayı tercih ettik. Çünkü transfer ya da taksi
sadece gidiş ücreti 80 euro idi. Valizlerimizi
aldıktan sonra daha önceden kiraladığımız
aracı alandaki şirketten
teslim aldık. Katı kuralları olan bu şirketler
dönüş için
3-4 saat önceden arabayı geri istiyorlar. Ve kesinlikle imtiyaz
tanımıyorlar. Araba kiralarken yanında tomtom alıp extra ücret ödemeyin.
Genelde çok eski ve işe
yaramaz oluyor. Telefonunuzun navigasyonu çok
daha iyi. Kotor’
a gidebilmek için 3 saatlik bir yol bizi bekliyor. Havaalanından
çıkabilmek için epeyce uğraştık.
Tomtomun işe yaramadığını burada anladım. Yolumuz virajlı ama
keyifliydi.
Sonunda ilk durağımız
olan Kotor’ a
vardık. Gözlerinizi kapatın, kollarınızı olabildiğince
açın, nefesinizi önce içinize çekip sonra bu şehrin
rüzgarına verin ve şimdi
bırakın zaman dursun. Bir anlığına
büyüsüne kapılıcanız Adriyatik ve
onun mavisi, eski şehrin
büyüsü.
Yaklaşık 16 yüzyıldır varlığını sürdüren bu şehir, üzerinde Romalı, Slav,
Venedikli, Osmanlı, İtalyan, Yugoslav ve en
nihayetinde Karadağlı kimlikler barındıran şehir, 335 km2'lik sınırlarında en
çok da ‘Stari Grad 961 sakiniyle
sizi ‘taştan
sokaklarında masal dünyasına' misafir edecek şehir.
Tatilimi Kotor ve Budva olarak
ayarlamıştım
ama eğer
burayı daha önce görme şansım olsaydı bu şehirden
ayrılmazdım. Unicef’ in koruması altındaki bu küçük şehir Kotor,
tarihi dokusu, mükemmel denizi en çokta sakinliği ve
huzuru ile beni büyüledi. Bahçeler
nar ve azıcık yapraklı ama üstü bol incirli ağaçlarla
bezenmiş.
Havası çok temiz, dağların
arasında kaldığı için güneş erkenden
batıyor, sabah hava geç aydınlanıyor. Gece duyabiliceniz tek ses denizin sesi, öyle bar, disko vs... yok, yanlış hatırlamıyorsam
sinema da yok. Ya da biz rastlamadık.
http://www.booking.com/hotel/me/apartmani-parteli.tr.html |
Oteli bulmak için Stari Grad’ a yakın sahilde bir otoparka arabayı park ettik. Trafik düzenli. Arada yeni model araçlara rastlasak da, 15-20 yıllık hatta daha yaşlı araçlar çoğunlukta. Arabayı park ettikten sonra eski şehir giriş kapısından kısa bir süre ilerliyoruz. Otel taş ev, konumu süper. Otel sahibi hediye olarak odaya kendi el yapımı bir şişe şarap ve kadeh bırakmış. Eşyalarımızı bırakıp kısa bir şehir turu ve yemek molasına çıkıyoruz.
Öyle birbirinden ayrılan ya da farklı yollarla
ilerlenecek büyüklükte bir destinasyon değil Kotor.
Kendimi ortaçağda hissettiğim sokaklar |
Meydanda yine dikkatinizi çekecek eski Saat Kulesi’ni görüceksiniz.
17. Yy da inşa edilmiş ve yüzyıllardır bakımını aynı aile yapmakta. |
Saat Kulesi’nin altında ise piramit şeklinde bir
anıt var, bu anıtın adı “Utanç Meydanı” imiş. Eskiden suç işleyen kişiler bu anıta
bağlanır ve
gelen geçen suratlarına tükürürmüş.
Şehrin içinde yürürken gözünüze çarpan bir yapı da “Sveti Tripun
Katedrali (Aziz Trifun Katedrali)”.
Gezerken karşımıza 2 kilise daha çıktı. Karşılıklı olarak biri şehrin en eski kilisesi Saint Luke ve karşısında Saint Nicholas. Kotor Kalesi’ ne gidip gelmek yürüyerek 2-3 saat sürdüğünden ve zorlu bir yol olduğundan programdan çıkarıyorum. Biraz yorulduk ve acıktık. Eski şehrin içerisindeki saat kulesinin hemen yanındaki kafelerden birine oturup şarap, pizza ve peynir- et tabağı söyledik. Yemek kültürleri çok farklı. Öyle bizim gibi, salata çeşitleri, mezeler ve sebze bilmiyorlar. Daha çok et ve hamur işi ağırlıklı besleniyorlar.
Yemekleri
leziz ve gayet uygundu. Kotor’ da gece eğlenmek isteyenler için fazla mekan olmadığını söyleyebilirim. Burası doğa ve
huzur tatili yapılabilicek bir yer. Gece eğlenmek isteyenler için Budva’ yı
öneririm.
Ertesi
gün bot turuna katılmak için sahile indik. Kişi başı yanlış hatırlamıyorsam
15 euro ödedik. Kotor’ un
tüm güzelliklerini denizden seyretmek için keyifli bir tur. Uğradığımız yerlerden Herceg
Novi (Karadağca:
Herceg Novi; Türkçe: Yeni Hersek) Karadağ’ın Kotor
Körfezi’nde yer alan bir sahil kenti.
Körfezi’nde yer alan bir sahil kenti.
Denizin ortasında karşılıklı 2 küçük ada ve adadaki kiliseler. St
George adasının üzerinde Benedictine
Manastırı(Benedictine Monastery on St.
George Island) var, bu ada doğal olan ada.
Birgün balık tutarken Meryem Ana görünümlü bir nesne bulurlar ve Benedictine
Manastırı’na götürürler fakat rahip bu
nesnenin ertesi gün kaybolduğunu farkeder.
Balıkçılar yine aynı nesneyi
denizde aynı yerde bulur, yine
götürürler ve yine kaybolur, aynı yerde bulunur.
Bu durum Meryem Ana’nın
kendilerine işaret vermesi olarak algılanır
ve balık tuttukları kayalıkların
olduğu yere kilise yapmaya karar verilir. Buraya kilise inşa etmek oldukça zor, sadece kayalıklar bunun için yeterli
olmadığından denizin doldurulması gerekmekte.
Farklı zamanlarda inşaatı devam etmiş, 200 yıl sürmüş. Adaya yıllarca
sürekli taş taşınmış hatta taş yüklü gemilerin
batırılıp bu sayede inşaatı için gerekli olan taşların taşındığı söylenmekte. İnsanlar bu
kilisenin kendilerini koruduğuna inanırlar ve
o yüzden bir diğer adı da Şifa Veren Meryem Ana Kilisesi’dir. (Karadağlılar her
buldukları kara parçasına mutlaka bir kilise ya da şapel yapmayı adet edinmişler. J)
Sabah kahvaltısı için yine saat kulesine yakın kafelerden
birini seçtik. Güvercinlerle birlikte kahvaltı yaptıktan sonra J Kotor’ dan Budva’ ya doğru yola çıktık.
BUDVA
Yaklaşık 1 saat sonra Budva’ daki otelimizi bulduk. Sahile yakın bahçesi yeşillikler içindeki bu oteli sevdim. Hotel
Oliva. Konumu merkeze yakin, yürüyerek 10-15
dakika. Otel sahibi ve çalişanlar çok
ilgili, kibar ve yardimsever. Otelin sahibi bize gidebilicemiz her yeri sabırla
anlattı. Arkasında zeytin ağaçlarının
arasında kahvaltı yapılan güzel
bir bahçesi var. Burada kalmak isterseniz odanızı bahçe
tarafından seçin. Kahvaltınızı bu
bahçede yapıyorsunuz. Çeşidi bol ve lezizdi. Odaları
biraz küçük fakat otel sahibinin güleryüzü ve
misafirperverliği sayesinde bu küçük ayrıntıyı önemsemiyorsunuz.
Balkan ülkelerinden Karadağ’ın en popüler turistik şehri olan Budva, nefis kumlu upuzun plajları, şahane
koyları, kayalıkları, küçük adaları ve
oldukça renkli geçen gece hayatı ile “Karadağ’ın Miami’si” olarak biliniyor.
Eğlence aslında gündüz
plajda başlıyor. Sahil boyunca uzanan tüm plajlarda ve kale etrafında
olan diğer plajların her birinde beach clublar çok hareketli.
Şehrin plajlarında gün boyunca denizin tadını çıkarabilir düzenlenen tekne turları
ile birbirinden güzel koyları keşfedebilirsiniz.
Özellikle Budva’nın hemen karşısındaki Hawaii (Sveti Nikola) adasına
mutlaka gitmelisiniz, tek kelimeyle muhteşem.
Yarım saatte bir tekne turu ile Hawaii(Sveti Nikola) adasına gidilebilir.(gidiş geliş sadece 3
euro)
Akşam üstü tekneyle karşıya geçip otelimize dönüyoruz. Hazırlandıktan sonra Budva’ nın yemeklerini
ve meşhur gece hayatını keşfetmeye çıkıyoruz.
Budva’nın da otantik
diyebileceğimiz şahane
bir eski şehir bölgesi (Budva Stari Grad) var. Oldukça yüksek ve
korunaklı kale duvarlarının arkasında, labirent şeklinde
uzayan dar sokaklar boyunca sıralanan tarihi binaları pek bir güzel. Masmavi Adriyatik
Denizi kıyısında, eski şehrin tarihi dokusunun içerisinde yürümek enfes. İnsana
sanki Ortaçağda yolculuğa çıkmış gibi
hissettiriyor burası. Sokakta gezen kız ve erkeklerin hepsi çok güzel ve
özellikle dikkat ettiğim şey, kimsenin göbeği yok. Hatta kızlara bakmaktan kendimi
alamadığımı
itiraf etmeliyim. Kıskanç
biriyseniz ve eşinizle tatile çıkıyorsanız iyi
bir seçim olmayabilir. J
Küçük bir yarımada üzerinde kurulmuş eski şehrin tarihi sokaklarında kaybolmak bile keyifli. Old
City’de tarih, denizde limon kokluyorsunuz.
Araştırmalara göre Old
City’ nin 2500 yıllık geçmişi varmış. Buradaki tarihi
yerleri gezmek için önce hisara giriş yapıyoruz.
Budva Citadel (Hisar) Giriş 2 Euro,
içinde müze, kütüphane ve çok hoş bir İtalyan Restoranı bulunuyor. Surların dibinde masaları olan, akşamları loş ışıkta
romantik bir yemek yiyebiliceniz harika bir mekan. Gece gidin derim ve
restorana geldiğinizi
söylerseniz giriş ücreti ödemeden müze ve kütüphaneyi de
gezebilirsiniz.
Etnoğrafya Müzesi: Budva’ nın en önemli müzesi. Helenistik döneme ait
vazolar, tablolar ve eserler dışında Yunan,
Bizans, Slav ve Budva’ yı etkileyen
diğer gruplarla ilgili eserler müzede sergileniyor.
Sokaklar boyunca dizilmiş kafe ve restoranlar bir şeyler atıştırmak,
dinlenmek ve akdeniz lezzetlerini tatmak için uygun seçim olabilir. Porsiyonlar
çok büyük, leziz ve ucuz.
Biz sahilde canlı müziğin
olduğu bir restoran seçtik. Deniz ürünleri
seçtiğimiz bu yerin (İsmini hatırlayamıyorum)
yemekleri, ortamı ve manzarası çok
iyiydi. Burada yemeğimizi yiyip kalktıktan
sonra Budva’ nın sahilini
turluyoruz.
Budva içindeki bu bahsettiğim clublar, barlar, bistrolarda hayat gece 01:00 ‘e kadar devam ediyor sonra ise
Avrupa’nın en iyi gece kulübü seçilen
(2012 de Monaco’da ödül alan) TOP HILL’e gidiliyormuş. Biz daha sakin, canlı müziğin olduğu Torch
Beach’ i seçtik. Canlı müzik ve mekan
atmosferi gerçekten muhteşem. Ay ışığı altında
tekilalarımızı içtikten sonra otelimize
döndük.
Sabah otelde zeytin ağaçları arasında
kahvaltımızı yaptıktan
sonra denize girebilicemiz güzel bir beach aradık.
Jazz
Beach 1200 metre uzunluğunda
en büyük plajlardan birisi. Plaj da deniz de kumlu. Budva’nın 2500 metre kadar
kuzeyinde yer alıyor. Burada güneşlenirken
büyük fincanda türk kahvesi içebilirsiniz.
Buradan
ayrılıp yolunun çok virajlı olduğunu öğrendiğimiz National
Park Lovcen'e gitmeye karar verdik.
Dağın
zirvesine çıkmak için sadece tek
arabanın geçebildiği dağ yolunu
kullanıyorsunuz. İnanılmaz
keskin virajların olduğu yol
biraz zorlayıcı ve ürkütücü. Hem çıkmak isteyip hem de ilk fırsatta
geri dönmek istediğim
bir yol oldu. Ama tamamladığımıza çok
memnun oldum. Sağ tarafımda Kotor
Körfezi, sol tarafımda ise Tivat şehri. Kotor'un etrafındaki dağlar
ne kadar yüksek derken onların çok
ama çok üstüne çıkmak farklı bir duygu. Her cepte durup bu eşsiz
manzaranın
fotoğraflarını çektik.
1560 metre yüksekliğinde
olan dağa tırmandıkça manzara ve yükseklikten başınız dönüyor.
İlerde
karşımıza çıkan dağların
arasından makarayla geçiş yapılan
adrenalin bombardımanı yeri
gördük. Kabloya bağlı düzenekle havada asılı kalıp karşı tarafa geçtiğinizi
düşünün. Yapamicamızı
düşünerek
merakımızdan inip bakmak istedik. Sonra bir batık ki kasklarımızı takmışız.
1560
metre yükseliğindeki
zirveye ulaşmak
için aracınızdan indikten sonra hemen hemen tamamı tünel içinden giden zorlu bir merdiven
yolunu da tamamlamanız gerekiyor. Derin bir nefes alın ve bu merdivenleri
çıkın.
Merdivenler çok yordu. |
Hemen arkasında kapalı mekanda başka bir heykel daha bulunmakta.
İsterseniz buradan sonra merdivenlerden geri dönüp aşağıdaki restoranda güzel bir yemek yiyerek ya da kahve içerek dinlenip geri dönebilirsiniz.
İsterseniz buradan sonra merdivenlerden geri dönüp aşağıdaki restoranda güzel bir yemek yiyerek ya da kahve içerek dinlenip geri dönebilirsiniz.
Kişi başı 3 euro verip (öğrencilere
indirim var) içinde mezar bulunan özel
bir odaya ve dağın
zirvesindeki manzara noktasına gidebilirsiniz. Zirvedeki manzara noktasına
gitmek için yine uzun bir yol sizi bekliyor.
Sonrasında
1560 metre yükseklikte bulutlara elinizi değecek
kadar yakınken manzara da nefes kesici. O noktaya çıktıktan sonra dağcıların
neler hissettiğini
ve neden hep daha yükseğe
tırmanmak istediklerini anladım. Buna değermiş.
Manzara
eşliğinde
dağdan
inerken uçağa geç kalabilme riskini göze alarak Karadağ’ ın eski başkenti olan Cetinje’ ye
uğramaya
karar verdik.
Cetinje görülmesi
gereken yerlerden. Kültüre doyabiliceniz bir kent. Kotor ve Perast’ı
çevreleyen dağların
hemen üstünde yer alıyor. Karadağ‘ın eski
başkenti
olduğu
için bir çok tarihi ve kültürel
yapıyı barındırıyor. Küçük bir
bölge olduğu
için arabayı park edip her yere yürüyerek rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
Merkezde gezebiliceniz bir çok
müze ve kilise bulunmakta. Cetinje sokaklarında
kaybolup yürüyüş yapmak
meydan da oturup bir şeyler
içmek,
sokakta çalan
canlı müziği dinlemek bir hayli keyifli.
Karadağ gezimiz
burada bitiyor. Uçağımıza yetişmek için yola çıkıyoruz. Bu güzel ülkeye veda etme vakti. Arabayı teslim edip uçağımıza biniyoruz. Bir daha ki gezimde görüşmek üzere.
Sevgiyle
kalın..
BUDVA
· Old
Town bir diğer
adıyla Stari Grad (Eski Kent)
· Gece
Hayatı-Özellikle Avrupa’nın en iyisi TOP HILL
· Plajları Mogren, Jaz, Slovenska Plaza, Saint
Nikola, Guvance, Becici, Kamenovo, Przno, Queen’s Beac, Milocer, Drobni
Pijesak, Perazica do, Petrovac Beach, Lucice, Buljarica
· Budva Citadel(Hisar)-Giriş ücretlidir
ve 2 eurodur, içinde müze, kütüphane ve muhteşem
bir italyan restoranı vardır
· Saint John Kilisesi-Old Town içinde
1828 yılında inşa
edilmiş.
· Holy Trinity Kilisesi-Giriş kapısında
3’lü çan vardır, 1808 yılında inşa
edilmiş.
· Saint Sabas the Sanctified
Kilisesi: Eski bir roma kilisesi.
· Dancing Girl Statue(Mogren Plajına
giderken görebileceğiniz
dans eden kız heykeli),bir efsaneye göre Budva’da boğulan
bir kızın heykeli olduğu
söylenir.
· Saint Ivan Katedrali
· Saint Trojice Kilisesi
· Arkeoloji Müzesi-Old Town içinde
Kale’den Marina’ya açılan kapının yolu üzerinde
· Saint Mary of Punta Kilisesi: En
eski kilisesi, 1200 yıl önce inşa edilmiş. En eski roma dönemi öncesi yapısı olduğu
söylenir. Bir inanışa
göre İspanyol
denizcilerin Meryem Ana Heykeli bırakıp mum yaktıkları noktaya inşa
edilmiş.
· Roman Necropolis: 1937
yılında bir otelin inşaatı sırasında bulunmuş,
burada 450 kişiye
ait mezar ve onlara ait seramik eşyalar, takılar, silahlar var.
KOTOR
· Stari Grad(Old Town)
· San Giovanni Kalesi (Kotor
Kalesi):.
· Sveti Tripun Katedrali (Aziz
Trifun Katedrali)
· Sveti Anne Kilisesi (Aziz Anne
Kilisesi)
· Gospa of Skrpjela (Şifa
veren Meryem Ana Kilisesi) bir diğer adıyla Our Lady of The Rock Kilisesi
· Kotor Sarayı
· Perast Museum (Perast Müzesi)
· Luke Kilisesi
· Kotor Körfezi
· Maritime Museum (Maritime
Müzesi)
· Saat Kulesi
· Napoleon Theatre (Napolyon
Tiyatrosu)
· Old Kotor Prison Building
(Kotor Hapishanesi)
· Nicolas Kilisesi
· Skadar Gölü: Balkanların en
büyük ve en güzel gölü,yeşil ormanlarla,dağlarla çevrili.
· Piazza of the arms
· Our lady of Health Kilisesi
· Benedictine Monastery
Bu şort 4 metre uzunluğunda :)
|
http://www.avis.com.tr/CarHire/Europe/Montenegro
http://www.booking.com/hotel/me/apartmani-parteli.tr.html
http://www.hotel-oliva.com/