4 Temmuz 2016 Pazartesi

BİR THASSOS MACERASI DAHA



KAZAVİTİ
Bol bol güzel sahillerde yüzelim, kumsalda güneşlenelim, hatta çocuklar kumdan kale yapsın J Aynı zamanda, yiyelim içelim diyip ikinci Thassos deniz tatilini yapmaya karar verdim.
Yollar, sokaklar, oteller ve restoranlarda elinizi sallasanız bir Türk’e çarpıyorsunuz. Mekanlar Türkçe menüler sunuyor, Türkçe levhalar yerleştiriyor ve garsonlar Türkçe konuşuyor. Yunanistan’ın bu kadar tercih edilmesinin sebepleri hem herkesin kendini daha rahat hissetmesi, hem fiyatların nispeten daha uygun olması hem de doğasının ve yemeklerinin gerçekten çok güzel olması. Yaz tatili için ucuz, güvenilir ve doğa harikası Thassos’ u şiddet ve kuvvetle tavsiye ediyorum.
İlkinde hava şartlarının sağ gösterip sol vuruşundan ötürü gezemediğim çok yer vardı. İçimde kalan yerleri görmeliydim.  
 
Havanın güzel hatta süper olmasına minnet duyarak yolculuğumuz başladı. Giriş ücretlerini ve İpsala’ ya girene kadar gerekli olan bilgileri ilk yazımda paylaştığım için burada bahsetmicem. Bu tatilimizi de 2 gün olarak ayarlayıp ilk günü geç gidicemiz için Dedeağaç( Alexandroupoli) ta geçirmeye karar verdik. Yaz aylarında otel rezervasyonlarını önceden yapmak önemli. Zira açıkta kalabilir ya da 3. sınıf bir otele yüksek ücret vermek zorunda kalabilirsiniz. Daha önceden yer ayırttığım Dedeağaç’ ta ki Marianna otele uğradık.
http://mariannahotel.blogspot.com.tr/

http://mariannahotel.blogspot.com.tr/
MARİANNA OTEL
Burası küçük ama sevimli bir otel. Odalar temiz ve yeni. Lokasyonu süper. Merkezde yer alan bu otelin sahibi güler yüzlü ve çok yardımcı. Park sorunu var ama otel sahibi kendi aracını otelin önüne koyuyor. Gelen müşteriler için kendi aracını çekip park etmemizi sağlıyor. Otelin kahvaltı yapılan salonu oldukça küçük. Kahvaltıda çok çeşit olmasa da fena diil. Oteli keşiften sonra daha önce bloglardan araştırdığım Nisiotiko restoranına gidiyoruz.

Uzo

NİSİOTİKO RESTORAN
 
Karnımız çok aç ve bu yerin metnini öyle çok duydum ki beklentim çok yüksek. Sahilden feneri sol tarafına alıp yürüdüğümüzde 6. sokaktan içeri girince karşımıza çıktı. Daha önceden ne yiyicemize kadar araştırdığım için hemen plan kağıdımı çıkarıp en leziz yiyeceklerine baktım. Garson kağıdı görünce gülümsedi.

Greek salata
Bu arada tam bir araştırma kurdu olduğumdan gitmeden sıkı bir plan yapmazsam rahat edemiyorum. Bu planı da sizinle paylaşıcam.
Ahtapot
Nisiotiko keyifli bir bahçesi olan şirin bir restoran. Çalışanlar Türkçe konuşuyor. Planladığım yemeğin dışında garsonun önerdiklerinden yemeye karar verdik. Ben mi öyleyim bilmiyorum ama gittiğim yerlerde garsonun fikrini almadan sipariş veremiyorum. Ahtapot cenneti olan Yunanistan’ da benim de bu tadı çok sevdiğimi artık biliyorsunuz. İlk olarak ahtapot söyledik. Daha önce Alfas Restoran’ da yediğim ve bayıldığım güneşte kurutulmuş ahtapottan istedim ama güneşte kurutmanın hijyenik olmamasından ötürü burada ızgarası varmış. Bu bilgiyi de öğrendikten sonra yanında bir de karamelize soğanlı kalamar söyledik. Bunu özellikle tavsiye ettiler. İyi ki söylemişiz. Hayatımda yediğim en iyi kalamardı. Buraya gelirseniz mutlaka yemeden gitmeyin. Yanında tabii ki greek salata ve uzo. 
Karamelize soğanlı kalamar
Burada içtiğim uzoyu daha önce denememiştim. Beğendim. Tabi bizim türk rakısının yerini tutmadığını söyleyebilirim. Yunanistan’ da bizim rakımız uzonun yanında daha pahalı. Siparişlerimizi verdik çok beklemeden yemeklerimiz geldi. Sunum güzel, her şey muazzamdı. Bizdeki gibi masaları dolaşan çalgıcılar yaklaştı yanımıza. Türk olduğumuzu anlayınca Türkçe bir şeyler söylemeye başladılar. Keyifliydi. Fiyatlar da Yunanistan’ a göre biraz yüksek ama İstanbul’ la kıyaslanamaz.



Hesabı ödeyip buradan kalktıktan sonra sahilde yürüyüş yaparken daha önce Balkanlar’ da rastladığım ateşle yakarak resim yapan sokak sanatçılarını gördük. Yaptığı bir resmi izleyip yürüyüşe devam ettik. Karşımıza bir çok hareketli pub çıktı. Birine girmek istedik. İçerisi çok keyifli gözüküyordu fakat burada yer bulamadığımız için oturamadık.
Dedeağaç’ ı İstanbul Nişantaşı’ na benzetebilirim. Mekanlar kaliteli ve müzikler iyi.
Dikkatimi çeken bir diğer şey de kızların çok ve güzel olmayışı. Biz Türkler pek bi’ güzeliz. J Sahilde yürüyüşümüzü tamamladıktan sonra, sabah erken kalkıp Thassos’ a gidicemiz için geceyi uzatmayıp otele dönüyoruz.
Güzel bir uykudan sonra kahvaltımızı yapıp Keramoti’ den kalkan 10 feribotuna yetişmek için yola çıktık. Yollar çok keyifli ve güzel, hızlı gitmek için elverişli. Ama tavsiyem buna aldanmayın. Sol şertitte duran bir köpeği son anda gördüğümüz ve hızlı olduğumuz için aracı toparlamamız zor oldu. O sırada kahve dolduruyodum ki o da üstüme boca oldu. L Çok şükür bu kazayı ucuz atlattık ama uzun süre de kendime gelemedim. Yolumuza devam edip bir şeyler almak için markette durup mola verdik. Burada karşılaştığımız çat- pat Türkçe konuşan yaşlıca teyze bizi durdurup övgüler yağdırdı. Sanırım sohbet etmeye ihtiyacı vardı ama bizim çok vaktimiz olmadığından bu şeker teyzeye veda edip oradan ayrıldık. Keramoti’ ye 9 buçukta vardık. İyi ki erken gitmişiz çünkü feribot 10’ da değil 09:45’ te kalktı. Araç sahibini arabayla feribota alıp yanındakinin yürüyerek girmesini istiyorlar. Ne anlama geldiğini çözemedim.
Feribot’ a binmeden martılara vermek için simit almayı unuttuğum için içeriden bulabildiğim peynirli cipsi martılara ikram ettim. İyi de yapmışım, pek sevdiler bu tadı. Öyle sevdiler ki parmaklarımı yemedikleri için teşekkür ettim. J 45 dakikalık yolculuktan sonra Thassos’ a vardık. 
                         THASSOS
Bu adaya geldiğimde kendimi iyi hissediyorum.

İlk yazımı okuyamayanlar için azıcık ön bilgi vereyim. Limenas adanın başkenti ve en büyük kenti. Keramoti feribotları buraya yanaşıyor. Bir önceki gezimde kaldığım otelde buradaydı. Fakat yer olmadığından başka bir yeri tercih etmek zorunda kaldım. Gece, yemek yemek ve vakit geçirmek için adada kalan hemen herkes buraya geliyor. Restoran, taverna ve kafelerin yanı sıra her tatil kasabasında olan akşam gezinmesi yapılan çarşısında gezerim diyosan burada kalmalısın.
Limenas’ tan batıya do
ğru gidersek adanın ikinci büyük kenti ve Kavala feribotlarının yanaştığı otelimizin de yer aldığı Prinos kasabasına gelirsiniz. Limenas merkez ya da Limeneria merkezde kalırsanız ulaşım daha rahat olur. Bu koca adanın her yerini keşfetmek zor. Uzaklıktan dolayı gidemediğimiz yerler var. Umarım bir daha yolum düşerse mutlaka görmek istiyorum. Prinos bölgesindeki Otel Elektra’ ya doğru yola çıktık.
ELEKTRA OTEL
Elektra Otel
Otel sahil kenarında küçük bir havuzu olan şirin bir yer. Odalar biraz eski, yatakları az rahatsız ama güler yüzleriyle eksiklerini telafi ediyorlar. Biz Türkler tatlı dili, tebessümü pek seviyoruz. Ben de hemen tav oluyorum. J
 Otele gidip hazırlanıp listede yazılı yerlerden Aliki’ ye gitmek için yola çıktık.


 
Elektra Otel
Yanı başımızda olan bu cennet adanın denizi, kumu, plajları tek kelime ile muhteşem! Deniz tatili yapacakların listesine mutlaka girmeli. Thassos adasının harika plajlarından bahsedicem. Yer ada olunca her yer deniz her yer plaj zaten ama tavsiye ettiğim bu plajlara gitmeden dönmeyin.





ALİKİ
Tam beklediğim gibiydi
Yine kumsaldaydım
Yine sa
ğ üst köşedeydi güneş
Bu sefer dalgalar dizlerimin altına kadar çıktı
Ya da bu sefer ben, biraz daha denizin içindeydim…


Aliki Beach

Burası cennet. Tek kelime ile cennet. Küçücük şirincecik bir koy. İpek gibi beyaz kumu yok ama su muhteşem. Ortam muhteşem, plaj muhteşem! Şezlonglar ücretsiz. Sadece yiyip içtiğinizi ödüyorsunuz.






Aliki Beach
Aliki otelden epeyce uzak. Yaklaşık 40 dakika süren, dağların yanından enfes manzaralı yolculuktan sonra Aliki koyuna ulaştık. Yolda gelirken 39 plaka bir aracı iki kez geçmek zorunda kaldık. Hatta bizimkileri gördük diye de sevindik. Bununla ilgili anımı az sonra anlaticam. Arabayı park ettikten sonra merdivenlerden koya indik. Burayı görünce hayranlığımı gizleyemedim. Çeşme’ deki Ayayorgi Koyu’ na benziyor. Fakat giriş ücreti yok. Denize yakın bir şezlong bulduk ve hemen oturduk. Daha önceki yazımda bahsettiğim beyaz mermer burada denizin içinde. Zaten ada mermerden oluşuyor. Denize girdiğinizde mermerin üzerine basıyorsunuz. Suyun renginin güzelliği de buradan geliyor. Kendimizi bu enfes koyun tertemiz suyunun kollarına bırakıyoruz. Su sıcak ve çok güzel. Denizde uzunca vakit geçirdikten sonra biraz güneşlenip acıkan karınlarımızı doyurmak için kafesine oturuyoruz. Burada yemekler çok güzel diil. Makarna ve köfte söyledik. Açıkçası Yunan’ da yediğim en kötü yemekti. Çok önemsemiyorum çünkü buranın güzelliği beni büyüledi. Yemeğimizi yedikten sonra yine denize girmeye karar verdim. Balıkları görüp onlara selam vermek istedim. Yanımdakiler de Türkmüş beni duyunca selamımı onlar almak istedi. J Çok tatlı insanlar. Babaeski’ de oturan bu aile karı- koca kızları ve damatları tatile gelmişler. (39 plaka) Yolda iki kere geçmek zorunda kaldığımız arabanın hikayesini şimdi anlatıyorum. Sohbetimizin girişi benim selamımdan sonra şu şekilde gelişti. “Ya yolda bir araba bizi iki kere solladı insan bi’ korna çalar. Bi’ yakalarsam onları. “ Eyvah!!  Usulca itiraf ettim bizim olduğumuzu. Gülüşmeye başladık. Dünya küçükmüş.
Denizdeki uzunca sohbetten sonra üşüdüğümüz için çıkmak zorunda kaldık. Bloğumdan bahsettim adresimi ve telefonlarımızı aldıktan sonra vedalaştık. Eminim bu yazıyı gülümseyerek okuyolardır. J Tanıştığıma gerçekten çok memnun oldum. Buradan ayrılıp Giola’ ya gidicemiz için karanlık olmadan yola çıktık.
GİOLA
Yüksek kayalardan denize atlamaya bayılırım, yüzer yüzer yine kayaların tepesine çıkar yine atlarım diyorsanız, kum falan benden uzak olsun bana deniz olsun yeter diyorsanız veeee yaklaşık 2 km boyunca sıcağın altında taşlı, topraklı yollardan yürür ve bayırlara tırmanırım diyorsanız Giola tam size göre :)

GİOLA
 
Arabayla bir noktaya kadar gidebildiğimiz sonrasında mavi okları takip ederek taşlı, kayalı, topraklı yollarda yürüdüğümüz ve sonunda ulaştığımız Giola natürel bir havuz. Kaya parçalarının etrafını sardığı bu doğal oluşum görülmeye değer.
Biz yolu ufaktan karıştırıp geçmişiz. Aliki’ ye çok yakın Giola. Girişteki tabela çok küçük olduğundan görülmesi zor. Geri dönüp belli bir mesafeyi arabayla( arabayla gidilen yol toprak ve taş, gidişi zor.) gidip sonrasında yürüyerek devam ettik. Yürüyüş yolu da zorlu. İnerken nasıl çıkıcamızı düşünerek ilerledik. Sonunda karşılaştığımız manzara iyi ki gelmişiz dedirtti. Buraya gelip Giola’ ya uğramadan gitmeyin. Atlamaktan korkmuyorsanız eğer yüksekten atlayış çok keyifli.
Bir çok atlayıştan ve buranın keyfini çıkardıktan sonra geri dönüşe geçtik. Aman Allahım! Bu yolun çıkışı gerçekten zor. Dağları tepeleri aştık ve sonunda arabayı gördüğüme bu kadar sevindiğimi hatırlamıyorum. Otele gitmek için yola çıktık. Hazırlanıp yemek yiyip biraz da eğlenmek için dışarı çıkıcaz. Planımda yazdığım iki yer vardı. Bu yerlerin ikisine de gidişimizin süresi 2 saati geçicekti. Bir de yolu sanki 1930’ dan beri kimsenin geçmediği bir yola benziyordu. :) Saat geç olduğundan B planı Simi Restoran’ a gitmeye karar verdik.
          


                                         SİMİ RESTORAN
 Simi hakkında da güzel şeyler okumuştum. Eğlencesi olmayan ama yemekleri güzel bir yermiş.En azından gidene kadar böyle düşündüm. Saat geç oldu ve karnımız çok acıktı.
Yiyicemiz ahtapot ve deniz ürünlerini düşündükçe sabırsızlanıyordum. Yaz aylarında gidicemiz yerlere rezervasyon yaptırmamızın gerektiğini kapıda 40 dk bekledikten sonra öğrenmiş olduk. ( Kendi yaptığım planda rezervasyon gerekliliğini yazmışım ama maalesef bunu unutmuşum.) Bu yoğunlukta olan restoranın yemeklerinin güzel olduğunu düşündüm. Masaya oturduk ve midye, jumbo karides, ahtapot, salata ve uzo söyledik. Midem hassas olmamasına rağmen yemekleri midemi ağrıttı. Ahtapot rezalet, karides çok sert, midye idare eder, servis yavaştı. Daha ne söyliim. Buraya gitmeyin. Çok daha güzel yerler varken sadece popüler olduğu için gidilen bir mekan. Sınıfta kaldı. Karnımızı çok doyuramadan kalktık saat 1 olmuş ve yorgun olduğumuz için eğlenmeye halimiz kalmadı. Son günümüz yoğun geçiceğinden en güzeli otele gidip uyumak. Sabah erkenden kalkıp kahvaltımızı yaptık. Yine burada da kahvaltı çeşidi fazla diil ama güzeldi. Planda yazılı olan La Scala Beach’ e gitmeye karar verdik.
                                               

                                                                 LA SCALA BEACH
LA SCALA
Thassos adasının en trendy plajı La Scala. Çeşme, Bodrum plajları gibi olup yine de giriş ücreti alınmayan bu plajın içi inanılmaz keyifli dekore edilmiş.

Beyaz tüllerin uçuştuğu, mavinin her tonunu bulabileceğiniz bu plaja bence gidin :) Ama küçük koylarda, bilinmeyen plajları da göz ardı etmeyin :) 
 
LA SCALA
Glyfoneri ve La Scala birbirine çok yakın. Bir günde iki plaj yapmak isterseniz oldukça ideal bir seçim olur.
La Scala’ yı çok beğendim. Ortam süper, deniz güzel. Daha ne olsun? Hemen deniz gözlüklerimi takıp balıklarla sohbete gittim. Deniz tertemiz ve balık kaynıyo. Bir de durup bakmaları yok mu insanı gülümseten.


 Denizden çıkmak gelmedi içimden ama görmemiz gereken bir yer daha olduğundan kalkmak zorundaydık. 4 saatimizi buraya ayırdıktan sonra La Scala  Beach’ e istemeden de olsa veda edip görülmesi gereken yerlerden Kazaviti Köyü’ ne oğlak yemeye gidiyoruz. (Pek severim J)

KAZAVİTİ KÖYÜ
Sıcaktan bunaldığınızda kendinizi atacağınız bir sığınak gibi bu köy. Dik eğimli bir yamaca yerleşmiş olan bu dağ köyü, dar sokakları, taş evleri ve taş kiremitleriyle, dağın tepesinde ağaçlardan gökyüzünün zor gözüktüğü görülesi bir yer.

KAZAVİTİ
Bu köyün sokakları pek keyifli. Bursa da ki Cumalı Kızık Köyü’ ne benzettiğim sokakları ve Safranbolu Evleri’ ni andıran taş evleri var. Sokak dediğime bakmayın 2 kişinin zor geçtiği araç yolunun olmadığı genelde merdiven olan evlerin önünde keçi yoluna benzer aralıklar var. Alice’ nin Harikalar Diyarı’ nda her şeyi merak ettiği gibi tüm güzellikleri görmek istiyorum. Zamanımız yettiğince geziyoruz. Orman havasının girdiği sokaklarında dolaştıktan sonra köy meydanında oğlak çevirme yemek için Kazaviti Restoran’ a oturuyoruz. Maalesef oğlak saat 5- 5 buçuk arası çıkıyormuş.

KAZAVİTİ
Eğer oğlak yemeye gidicekseniz bu saatleri tercih edin. Yaklaşık 40 dk beklememiz gerektiğinden kuzu tandır yemeye karar verdik. Yanında salata söyledik. Yediklerimiz çok lezizdi ve hesap gayet uygun geldi. Yemeğin ardından ikram cheese cake geldi. En sevdiğimden. Pek de güzel yapmışlar.
Yemeğimizi bitirdikten sonra yan masadaki eğlenceli aile dikkatimi çekti. O sırada aile büyüğü keyifle türkü söylemeye başladı. Dayanamayıp videoya çektim.
KAZAVİTİ
KAZAVİTİ
 
 
Güzel anılarla bu köyden ayrılma vakti geldi. Yolumuz uzun ve Türkiye’ den sonra çok trafik olucana eminim. Kısa sürede sınır kapısına gelip, sonrasını katırlarla devam edebilirmişiz. Yol yapım çalışmasıdır, birleşen yollardır, ufak kazalardır, pazar tatilden dönenlerin yoğunluğudur. 2 saatlik yolu 5 saatte geldik. Çok keyifli bir tatil geçirdiğimizden yolu çok önemsemedik. Bir Thassos macerası daha burada bitti. Yarın okul var. Tatile çıkmadan önce yaptığım planı da sizinle paylaşmak istiyorum.

Bir sonraki gezimde görüşmek üzere.
Sevgiyle kalın…

                                                                                                   THASOS TATİLİ
Saat 4 gibi İstanbul dan yola çıkıyoruz.( Tahmini varış süremiz 19:00) İpsala sınır kapısından kahvelerimizi içerek sorunsuz bir şekilde ve sıra beklemeden Yunanistan’ a giriş yapıyoruz. Keyifli bir yolculuktan sonra Alexandroupoli(Dedeağaç)’ ye  geliyoruz. Otelimizin adı Marianna. Merkezde olan otelimizin otoparkı olmadığından sokağımızda bir yere bırakıp akşam yemeğine hazırlanmak için otele girip üzerimizi değiştiriyoruz. Yemeğimizi adanın en leziz yemeklerini yapan Nisiotiko’ da yiyicez.  Burası Dedeağaç’ ın en iyi ve ünlü restoranıymış. Hatta İstanbul’ dan akşam yemeği için buraya gelenler var.
 
Akşam yemeği için Nisiotiko’ ya gidicez. Bunun için deniz fenerini sol tarafımıza alıp sahil boyunca yürüyüp 5 veya 6. sokağın içine doğru ilerliyoruz. Jumbo karides ve ahtapot ızgarası efsaneymiş. Midye tava ve pesto soslu kalamarda çok iyiymiş.  Burada o güzel yemekleri yedikten sonra gece eğlenmek istersek Room 6’ ya gidebiliriz. Burası canlı müzik olan bir gece klübü.
 
Sabah kahvaltımızı otelde yaptıktan sonra Keramoti’ ye gidiyoruz. 08:45 ya da 10:00 feribotuna 26 euro ödeyip biniyoruz.  Binmeden simit ya da ekmek alalım zira martı beslemek çok keyifli. 45 dk’ lık yolculuktan sonra Thassos’a varıyoruz. Limenas’ a yakın Scala Prinos bölgesinde olan, nasıl olduğunu çok merak ettiğim  Elektra isimli otelimize doğru yola çıkıyoruz. Otele eşyalarımızı bırakıp adanın en güzel beach lerinden Aliki’ ye gidiyoruz. Buraya gelmişken çok yakın olan Giola Lagünü’ de gezmeden dönmiciiiz tabii ki. Önceki gezimizde Giola’ ya giden sarp yolda başka bir aracın tekeri çamura saplandığı için geçemediğimiz ve içimizde kalan Giola’ ya inerken spor ayakkabı gerekiyor. Zorlu bir yürüyüş yolu var. Deniz faslı bitince akşam yemeğini yiyip azıcık eğlenmek için yandaki 3 seçenekten birine gidicez.
A Planı: Araba ile Limenas şehir merkezine yarım saatlik bir mesafede  Potamia bölgesinde Golden Beach e yakın To Steki Taverna. Çok sevimli ve kaliteli müziği olan bir yermiş.
B  Planı- Limenas ta ki yerlerden Mousses ya da Simi tavernaya gidebiliriz. Simi’ yi beğenirsek oraya girelim görmediğimiz bir yer olsun. Simi’ ye mutlaka rezervasyon yapılması gerekiyor. Mezelerden Uskumri Kapnisto ( Füme Uskumru),  ahtapot, kalamar ve karides iyiymiş.
C Planı- Potos’ un tepesinde Theologos Taverna’ da yerel dansların oynandığı bir yer. Tabak kırma atraksiyonu da var. Yemekleri de çok leziz. Hem yemek hem eğlence için buraya gidebiliriz.
Yolların uzaklığına göre bir tanesini karar vericez. J
 
 
Sabah kahvaltımızı otelde yapıp odayı boşalttıktan sonra planlardan birini uygulamak için yola çıkıyoruz.
 A Planı- Eğer denize girmek istersek: İki beach te yan yana olduğundan bakıp seçebiliriz.
1-      Glyfoneri Beach: Turkuaz denizi ile çok güzelmiş.
2-      La Scala Beach: Burası lüx ve localı. Çeşme, Bodrum plajlarına benziyor. 1 ve 2’ deki beachler otelden Limenas’ a giderken yol üzerinde.
Bu iki plajdan birini seçicez. Çıkınca Panagia köyüne uğrayıp Elena ya da Drosia’ da oğlak çevirme yemeden yola çıkmıyoruz.
B Planı -Denize girmeyip doğaya karışmak istersek: Ki ben isterim. Otele çok yakın Limenas’ a giderken Mikros Prinos ve Kazaviti geleneksel evleri görüp kuzu ve oğlak yiyebilicemiz, patika dar yollarında yürüyebilicemiz yemyeşil iki köy var.  Buranın doğası, yeşili süpermiş. Fotoğraflarını çekip yürüyüşümüzü yaptıktan sonra yola çıkabiliriz.
İstanbul gooooooo J
Notlar: Bir sonraki tatilde Thasos’ ta  Stüdyo Eleni kalıcamız yer.
Skala Yunanca iskele demekmiş. Limenas- Prinos yolu üzerinde süpermarketler var. Potos’ a gidebiliriz. Renkli bir yer. Aslında bizim otelin bulunduğu Prinos bölgesi de hareketli ama ben taverna ismi bulamadım.
 






















 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder