Hayat sana mı güzel sorularına cevaben hayır herkese istediği kadar...
Uzun zamandır ‘ kadar’ kısmının kime göre neye göre değiştiğini merak ede durup, bunun için çeşitli yöntemler denedim. İşte nefes terapisidir, enerji olayıdır, yogadır, psikologtur… Bu benim için fazlaca olan azmin ardından ne bulduğumu az sonra anlatıcam.
Benim de sinirden tepindiğim, ağladığım, isyanlarda
olduğum anlar var tabii ki. Hatta eskiden daha çok bu halde buluyordum kendimi. Hala yaşıyorum ama artık mutlu olduğum ‘an’ ların sayısını arttırdım. Bu yüzden kötü ‘an’ ları beynimden, kalbimden hemen öteleyip güzel
olana odaklanıyorum. Geç de olsa tabaktaki acı biberin yanındaki cheesecake i(frambuazlı J)farkettim.
Gezi fotoğraflarımdan, instagram resim ve yorumlarından sanırsın bazı insanlar düştüğünde canı acımaz, cimcik attığında gıkı çıkmaz. Yok öyle
diil. Eee yaşama makyajsız yüzümüzü göstermediğimiz için algı yanılgısı bu. Olay tamamen beynimizin bize yer gösterdiği yerlerde kamp kurmamıza izin vermesi
durumu. Anlık seçimlere de bağlı tabi. Yukarıda bahsettiğim tüm deneyimler sonucundaki baharat tadında terapiler sayesinde en özel
karışımı buldum. Her gün kendime sunduğum hediye
paketimin içine koydum. Ne mi? ‘An’ ı yaşamak. Tamam ya
ben bulmadım ama sırrına vardım işteJ
Bir
kedinin başını okşarken onun gözünün içine bakıp
rengine odaklan. En sevdiğin yemeği yerken ağzında bıraktığı tada. Bacaklarını uzatıp otururken onların güzelliğine ve sende oluşuna. Arkadaşının derdini dinlerken kendi başına gelmiş gibi tüm algılarını aç ve ne kadar minnettar olduğunu gözlerinden oku. Ben bunları yazıyorum da tamamen yapabildiğimi sanmayın. Sadece yolun başında acemi bir öğrenciyim. Zaten bunu başarabilen ulvi
insanların bile beceri yüzdeleri yüzde bir
buçuk falanmış.(Bu bizi aşağı çekmesin sakın.) Ama en azından farkındayım ve bunun için çabalıyorum. Çabalamak güzel. Hayatta tutuyo. Kanının sıcaklığını, nefes alışının ritmini hissediyosun.
Bu arada benim gibi balık hafızalı biri için bunu yapmak
daha kolay. Eski ve kirlenmiş ‘an’ ları hafızam resetliyo zaten. Bana da yeni olan şeylerle mücadele etmek kalıyo. E bunu da başariim artık dimi. Siz de
deneyin, fil hafızanız olsa da deneyin. Başarısızlıklarla dolu olsanız da deneyin. Hayatın bu
tarafında olmak çok daha keyifli.
“Ben
hayatın sırrını çözdüm olayı bitirdim ikinci bölüme geçmeye hazırım” diil. “Olay
beyinde bitiyor kardeşim” diye kocaman sözcüklere de gerek yok. Herkesin yöntemi başka başka. Ben gezerek derdimi uçurumdan yuvarlarım, sen alışverişte. Ben bir hayvanı severken ağzım kulaklarıma ulaşmak için yavaşça yükselir, sen uzaktan baktığında tebessüm edersin. Ben kızdığımda dişimi sıkar ufaktan ağzımı bozarım, sen bilmem ki
nerede. Ben şu an mutluyum, yarını bilmiyorum.
Sen de ol.
Velhasıl bu, başka başka yöntemlerin içinde en iyisi olduğunu düşündüğüm; ” ‘an’ ın en büyük pırlantadan daha kıymetli olduğunu bilmek.” en mis kokulusu.
Sevgiyle kalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder